Bakara 130-134
"Andolsun ki, biz onu dünyada beğenip seçmiştik." İfadenin orjinalinde geçen "istafâ" fiili bir şeyin özünü almak, onu karıştığı başka unsurların arasından seçip çıkarmak demektir.
"Andolsun ki, biz onu dünyada beğenip seçmiştik." İfadenin orjinalinde geçen "istafâ" fiili bir şeyin özünü almak, onu karıştığı başka unsurların arasından seçip çıkarmak demektir.
Tevhit ve vahdet dini olan Allah'ın dinini kişisel ihtiras ve arzular boyası ile boyadılar. Oysa din birdir, tıpkı din aracılığı ile kulluk sunulan ilâhın bir olması gibi.
Ayetler üzerinde düşünüldüğü zaman, belli bir sıralama içinde, birbirleriyle uyumlu olarak bir bütünlük oluşturdukları ve bir düzene tâbi oldukları görülecektir.
Yüce Allah, içlerinden bir peygamber göndermiş olmasını, hem Hz. Peygambere, hem de Müslümanlara yönelik bir lütuf olarak nite-lendiriyor.
Ele aldığımız bu beş ayetin akışı bir bütünlük oluşturuyor. Cümle-ler arasında sözel vurgu ve bir ahenk var. Cümlelerin ifade ettikleri anlamlar ise, iç içe girmiş durumdadır.
Safâ ile Merve Mekke'de bulunan iki yer adıdır. Hacılar bu iki yer arasında sa'y dediğimiz hac mevsimine özgü ibadeti yerine getirirler.
Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor: "Sen hanif (mutedil) olarak yüzünü doğruca dine çevir; Allah'ın yaratmada esas aldığı fıtrata ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."
Ayetlerin akışı uyumlu ve sürükleyici bir ifade tarzına sahiptir. Önce, Allah'ın tekliği ve ortaksızlığı gündeme getiriliyor; buna ilişkin evrensel kanıtlar sunuluyor.
Ey insanlar, yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yiyin... bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder." Helâl, işlenmesi yasak demek olan haramın karşıtıdır.
"Ey inananlar, size verdiğimiz temiz rızklardan yiyin." Daha önce tüm insanlara yöneltilen genel hitaptan sonra müminlere yöneltilen özel bir hitaptır bu.
Deniliyor ki: Kıblenin Kudüs kentindeki Beyt'ül-Mukaddes yerine Mekke'deki Kâbe olarak değiştirilmesi insanlar arasında bir tartışmaya, sert münakaşalara yol açtı.
"Ey inananlar, öldürülenler de kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın." Bu hitabın özellikle müminlere yönelik olması, bu hükmün Müslümanlara özgü olduğuna ilişkin bir işarettir.
"Birinize ölüm geldiği zaman, eğer geride bir hayır bırakacaksa... vasiyet etmek size yazıldı." Bu ayet-i kerime zorunluluk ifade ediyor.